5’e 1 kapışmada maalesef Baron kaybederdi. Ejderhalar normal saldırı hasarlarının (ki bu da saldırı başına 100 Hasar ediyor) yanı sıra, hedefin mevcut canının %7’si kadar ilave hasar veren isabet etkilerine sahip. Yani olası bir savaşta Baron sadece dört saniyede canının yarısını kaybederdi.

Bundan sonraysa ejderhaların Baron’u tamamen harcaması sadece on altı saniye sürerdi. Savaşın sonlarına doğru Baron’un çok az canı kalacağı için de ejderhaların her bir vuruşu 40 Hasar verirdi. Ejderhalar hep birlikte Baron’u aşağı yukarı altmış vuruşta alt ederdi.

Savaş süresince Baron toplamda 15.000 Hasar verirdi. Yani sadece bir element ejderi kesebilirdi. Tabii bu da sadece bir hedefe odaklanacak kadar akıllı olduğunu varsayarsak mümkün olurdu. Her bir element ejderi farklı olsa da göz önünde bulundurmamız gereken bazı önemli noktalar var. Örneğin Bulut Ejderi çok hızlı saldırılar gerçekleştiriyor, Dağ Ejderi’yse daha yavaş vuruyor; fakat daha dayanıklı. Eğer Baron Nashor, Dağ Ejderi’ni veya Kadim Ejderha’yı hedef alsaydı bu çok kötü bir strateji olurdu; çünkü ölmeden önce hiçbirini kesemezdi.

Kazanma ihtimalini arttırmak istiyorsak (ki teknik olarak bu mümkün değil) Baron’un ilk hedefi, 13.000 Hasar ile kesebileceği Bulut Ejderi olmalı. Kıyaslama yaparsak Dağ Ejderi’ni kesebilmesi için 15.000, Kadim Ejderha’yı kesebilmesi içinse 31.000 Hasar vermesi gerekir.

Tabii eğer Kadim Ejderha ve Baron, çukurda onurlu bir şekilde 1’e 1 savaşsaydı… Baron yine yenilirdi.

Hatta Kadim Ejderha’nın can yenileme oranı o kadar yüksek ki (saniyede 250 Can), Baron ona hasar bile veremezdi. Dolayısıyla Kadim Ejderha bu sırada isterse biraz kestirebilir, güzel bir ziyafet çekebilir ve Baron’u sonsuza dek görmezden gelebilir. Gerçi bir süre sonra sıkılıp Baron’u alt edecektir.

Günümüzün nasıl geçtiği aslında bir projenin hangi aşamasında olduğumuza göre değişir (düşünme, üretim öncesi, üretim); fakat ben genelde güne kahvemi hazırlayarak ve işlerimi kontrol ederek başlıyorum. Mesela Nunu üzerinde çalışırken, ihtiyacım olacağını düşündüğüm animasyonların (saldırı, koşma ve yetenek animasyonları) bir listesini çıkarmıştım ve bunu her bir animasyonun hangi aşamada olduğunu takip etmek için kullanmıştım. Böylece hangi animasyonlara henüz başlanmadığını ve hangilerinin oyuna girdiğini kolayca görebiliyordum.

Genel olarak en çok sabahları yaratıcılığımı konuşturabiliyorum ve çok nadiren katılmam gereken toplantılar oluyor. Bu yüzden o saatlerde yeni işlere başlıyorum ve öğle yemeğine kadar olabildiğince ilerleme kaydetmeye çalışıyorum. Her şey yolunda giderse, öğleden sonra tasarımcıların oyun içinde kullanabileceği bir şeyler hazırlayabiliyorum. Öğle arasında ya spor salonuna gidiyorum ya da kendimi iyi hissediyorsam bir el LoL oynuyorum. İçinde bulunduğum ekip her gün saat 13.30’a doğru 15 dakikalık kısa bir toplantı gerçekleştiriyor. Toplantıda işlerin nasıl gittiğini konuşuyoruz ve gelecekte neler üzerine çalışacağımızdan bahsediyoruz. Böylece her bir ekip üyesinin işlerinin nasıl gittiğini, işlerin aksamasına sebep olan bir sorun olup olmadığını ve şampiyon hakkındaki gelişmeleri öğrenebiliyoruz.

O andan günün sonuna kadarsa, aldığım geribildirimlere cevap vermeye veya yeni bir animasyon üzerinde çalışmaya odaklanıyorum. Animasyonların nasıl göründüğünü incelemek ve oyuncuların onları nasıl karşılayacağını anlayabilmek için, bir projenin erken safhalarında animasyonları hızlıca oyuna yerleştirmek son derece önemli. Genelde ilk olarak çalışmanın her bir parçasındaki animasyonları kabaca tasarlıyorum. Onları daha kaliteli bir hale getirmekse daha sonraki bir aşama. Böylece çalışmada herhangi bir değişikliğe gidilirse boşuna vakit kaybetmiyorum. Aslında animasyonun bir yetenek için uygun olup olmadığını anlamak için birkaç poza bakmak yeterli olabiliyor.

Çoğu zaman gün bitimine doğru diğer animasyon sanatçılarıyla bir el LoL oynuyoruz. Her gün ekipçe en az bir oyun oynamaya çalışıyoruz.

Vay canına, Riot’a Sor hakkında bir soru. Bunlar aşina olmadığımız şeyler.

Her ay dünyanın dört bir yanındaki oyunculardan, ortalama 5000 tane Riot’a Sor sorusu alıyoruz. Ardından bir program yardımıyla Tüm soruları İngilizceye çeviriyoruz. Bu program Google Translate’ten faydalanıyor, yani mükemmel değil. Mesela “Aurelion Sol” çoğu zaman “Aurelion Sun”, “ifadeler” ise bazen “emojiler” olarak algılanabiliyor. Ayrıca gelen soruların çevirileri genelde dilbilgisi kurallarına uymuyor; ancak yine de oyuncuların neden bahsettiğini anlayabiliyoruz.

Haftada 2500 soru cevaplamamız maalesef mümkün değil. Bu yüzden cevaplayacağımız soruları seçerken bir yöntemimiz var. Sorulan soruların aşağı yukarı %60’ını (veya daha fazlasını) Riot’a Sor bölümünde cevaplayamıyoruz. Bunun sebepleriyse şöyle:

1. Gönderilen sorular soru olmayabiliyor: “Irelia’yı zayıflatın.”
2. Şampiyonlara yeni kostümlerin ne zaman geleceği sorulabiliyor: “Ivern kostümü ne zaman gelecek?” (Çok yakında!)
3. Şampiyonun, kostümün veya özelliğin ne zaman çıkacağı sorulabiliyor.

Bunları elesek bile, geriye gözden geçirmemiz gereken bir sürü soru kalıyor. Bunları analiz etmek için de özel bir araç kullanıyoruz. Bu aslında epey havalı bir araç: Veritabanımıza bir liste yüklüyoruz, o da bütün sorularda geçen kelimeleri belirleyip onları çeşitli yöntemlerle incelememizi sağlıyor. Mesela geçtiğimiz ay en çok kullanılan sözcükler şunlar:

Araçta bir kelimenin üzerine tıkladığımızda, onun yanında başka hangi kelimelerin kullanıldığını da görebiliyoruz. Örneğin “şampiyon” kelimesi pek çok farklı anlamda kullanılabilir; fakat onun üzerine tıkladığımızda şampiyonlar hakkında soru soran çoğu oyuncunun güncellemeler, ustalık veya kostümlerle ilgili bilgi almak istediğini görebiliyoruz.

Her zaman en çok sorulan sorulara öncelik vermeye çalışıyoruz; ancak bazen elimizdeki bilgilerle bazılarına tatmin edici cevaplar veremeyebiliyoruz. Eğer oyuncuların özellikle öğrenmek istediği bir şeylerle karşılaşmadıysak, hakkında daha az soru sorulan konuları ele alıyoruz.

Özel bir aracımız olsa bile hiçbir şey soru listesini tek tek inceleyip merak ettiğiniz konuları görmenin yerini tutmuyor. Bazen fırlama sorularla da karşılaşıyoruz (“Ryze’ı sürekli güncellemek yerine tüm oyunu ona uygun olarak dengelemeyi düşündünüz mü?”); fakat bunları tek tek incelemek, tam olarak ne bilmek istediğinizi anlamanın en iyi yolu.

Konusu açılmışken, sorularını göndermek için zaman ayıran herkese teşekkür ederiz. Hepiniz bizim için birer kahramansınız.