Öyle olmasını umuyoruz; çünkü Merkez Baskını oynamayı biz de çok seviyoruz. Şu ana kadar mod hakkında aldığımız yorumlar gerçekten olumluydu. Ayrıca bize gönderdiğiniz değerli geribildirimler ışığında harita, denge, eşyalar ve bazı curcunalar üstünde değişikliklere gittik. Tabii Merkez Baskını’na dair gelecek planlarımızı belirlemek için hâlâ yardımınıza ihtiyacımız var.

Merkez Baskını oyuna getirdiğimiz “deneysel modların” ilki. Oyuna alfa aşamasında gelen bu prototiplerle oyunculara alışık olmadıkları deneyimler sunmayı hedefliyoruz. Dolayısıyla modun oyunda olduğu dönemde yanıtlamamız gereken pek çok soru bulunuyor. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse: Sunulan deneyim genel anlamda eğlenceli mi? Oyuncular belli bir curcuna veya ödül hakkında neler düşünüyor? LoL’de yer alan bazı eksiklikleri bu modla giderebildik mi? Bu, oyuncuların uzun vadede oynamaya devam etmek isteyeceği bir mod olabilecek mi?

Test aşamasının tamamlanmasının ardından nelerin iyi sonuç verip nelerin vermediğini daha net görebileceğiz. Böylece Merkez Baskını’nın ikinci bir test sürecine mi gireceği yoksa Dönüşümlü Oyun Modu (ara sıra oyuna gelen geçici modlar) olarak oyuna mı geleceği de belli olacak.

Işınlan’ı sihirdar büyüleri arasından çıkarmanın nasıl sonuçları olacağı daha önce üstünde kafa yorduğumuz konulardan. Yine de onu oyundan tamamen kaldırmak muhtemelen iyi bir fikir değil. Bu büyü pek çok stratejik seçenek sunmasının yanı sıra eğlenceli bir oynanış ortaya koyuyor. Dolayısıyla oyunda kendine uygun bir yer bulması bizim için önemli. Bunu eşyalara, üs içerisinde ortaya çıkan etkilere, (bu nasıl olurdu bilmesek de) rün sistemine getirilecek eklentilere veya oyundaki diğer benzer noktalara aktarmayı düşünebiliriz.

Işınlan’ın şimdiki haliyle bir sihirdar büyüsü olması durağan oyunlara sebep oluyor; çünkü bu büyü pek çok oyuncunun olmazsa olmazı durumunda. Etkiyi oyundaki farklı bir alana aktarmamız Işınlan’ın olumlu yönlerinin büyük bölümünü korumamızı sağlayabilir. Ayrıca bu şekilde oyunun erken safhalarında ortaya çıkan olumsuzlukların büyük ölçüde önüne geçmemiz de olası.

Yasuo’yu oynayabilmek için önce onun bir şampiyondan fazlası olduğunu kabul etmen gerekiyor. Yasuo aslında bir hayat tarzı. Önce “QWER” harfleri yerine Yasuo’nun yetenek simgelerini gösteren klavye tuşları alıyorsun. Sonra saçını uzatıyor, berbat bir atkuyruğu bırakıyorsun. Tabii birkaç perçemi dikkatlice yüzüne düşürmeyi de ihmal etmiyorsun. Okuldaki özel birebir derslerden bahsederken “1v1” demen arkadaşlarını endişelendirmeye başlıyor. Yasuo yayınlarını izlemekten sevdiklerine zaman ayıramaz hale geliyorsun. İkinci monitöründe sürekli uzak doğu filmleri dönüyor ve ne zaman sunucular çökse mutfaktan oklavayı alıp türlü ninja hareketleri sergilemeye koyuluyorsun.

Ailenin ve arkadaşlarının seni üzdüğü anlar, takım arkadaşlarının seni üzdüğü anların yanında hiçbir şey kalıyor. Bazen birilerinin en yakın arkadaşına kur yaptığını görüyorsun. Tabii bu sana hiçbir şey ifade etmiyor; çünkü mükemmel Rüzgâr Duvarı zamanlaman sayesinde kimsenin sana “bir şey” yapması mümkün değil. Bütün gecelerini sanatında ustalaşmaya adadığından, bazen servisi kaçırdığın oluyor. Tabii Q3 hortumlarını kaçırmadığını sürece bu senin için önemsiz. Kardeşin elindeki bardağı düşürüp her yeri batırdığında ona acıyarak bakıyorsun. Tıpkı senin gibi o da hayatını antrenman modunda mekaniklerini mükemmelleştirmeye adasa böyle şeyler asla gerçekleşmezdi.

Pardon ya, biraz kendimi kaptırdım sanırım. Soru neydi? Yasuo nasıl oynanır, evet. Bu sorunun cevabı yok. Hatta bu soruyu sormamalısın bile. Sadece oynarsın. Utancı, mahcubiyeti, farkındalığı ve empatiyi bir kenara bırakır; kaygısızca oynarsın. İnsanlar sosyal yaratıklar olsa da hepimiz içten içe toplumdan uzaklaşmayı arzularız. “Medeniyetin ötesini” düşler; dünyanın sonu, zombi salgınları ve yanımızda sadece kılıcımızla yalnız bir yolculuğa çıkmanın hayalini kurarız. Fotoğraflar paylaşmamızı, bir şeyler beğenmemizi, retweetlememizi ve kanallara abone olmamızı bekleyen; kısacası sosyal olmamızı talep eden bir toplumda, bizi birbirimize bağlayan bu devasa ağı sadece Yasuo’nun kılıcı kesebiliyor. Yani arkadaşlar, aile, snapstagram ve instachat ile geçen uzun ve yorucu bir günün ardından “Yasuo’yu nasıl oynuyorsunuz ya?” diye sorman yersiz.

Çünkü sonuçta hepimizin içinde bir parça Yasuo var. Yapman gereken tek şey onu benimsemek.

Eğer hâlâ kafanda Yasuo oynanışına dair soru işaretleri varsa internette bulabileceğin bazı rehberler sana yardımcı olabilir.