Kai’Sa
“Hiçlik taşıyıcısı” fikri nasıl Hiçlik'in Kızı'na dönüştü?
Dünyası sadece av ve avcıdan oluşan bir yere dönüştüğünde Kai’Sa, yalnızca hayatta kalmaya odaklanan biri haline geldi. Hiçlik’in kenarında geçirdiği yıllara rağmen o hâlâ kötülükten uzak ve içinde yaşanması imkânsız mor felaket onu tüketmeyi başaramamış. Ancak geride bıraktığı kâbuslardan fırlamış onca yaratığa rağmen, hayatta kalmak için verdiği bitmek bilmeyen mücadele onun için ağır bir yük.
Hiçlik’in Kızı onunla ortak yaşam süren ikinci bir deriyi; eğer onu bu kadar iyi beslemese Kai’Sa’yı bir lokmada yutacak, biyolojik zırha dönüşmüş bir paraziti üzerinde taşıyor. Sonu gelmeyen dehşetler bir an olsun peşini bırakmasa da Kai’Sa gözlem yeteneğiyle birçok şeyi öğrenmeyi başarmış ve gerçekten etkili beslenme alışkanlıkları oluşturmuş biri. Kendisi hem karakter hem de şampiyon olarak özgün bir role sahip. O, kırılgan bir hedef olmasının yanında ölümcül bir yırtıcı.
AV, AVCIYA DÖNÜŞÜR
Jeevun “Riot Jag” Sidhu, “Bunun iyi sonuç vereceğini asla düşünmemiştim,” diye belirtiyor. “SG taşıyıcı suikastçı korkunç bir terim. Açıkçası birilerinin bana dur demesini bekliyordum.”
Buradaki amacımız rakiplerinin yakınına sokulan, agresif bir nişancı oluşturmaktı. Ayrıca bu şampiyon rakiplerini çatışmaya zorlayabilecek ve dövüşlerini kendisi seçebilecekti. Buna oyun tasarımı dilinde “karar yetkisi yüksek” şampiyon adını veriyoruz.
Kai’Sa ona yalnızca seçenekler değil, tercihler de sunan bir yetenek setine ihtiyaç duyuyordu. Riot Jag, “İyi bir taşıyıcının en önemli özelliği hedeflerini zekice seçebilmesidir,” diyor. Normalde nişancılar bunu güvenli bir mesafeden yaparak hedeflerini uzaktan haklamaya çalışır. Ancak Kai’Sa, yalnızca hengamenin uzağında duran bir vur-kaç robotu olmadığınızı herkese göstermekte kullanabileceğiniz yönlere sahip.
Ultisi sayesinde Kai’Sa takım savaşının herhangi bir noktasında yer alarak diğer taşıyıcıların hayal bile edemeyecekleri hareketler gerçekleştirebiliyor. Maokai Uğursuz İlerleyiş’le rakibin arka saflarına mı daldı? Kai’Sa hemen onunla birlikte hareket ederek kitle kontrolüne yakalanan şanssız rakiplerini çabucak ortadan kaldırabiliyor. Tabii böyle bir hareketliliğin bir de bedeli var.
Riot Jag bunu “Sanırım son beş yıl içerisinde çıkan şampiyonlar arasında herhangi bir kitle kontrolüne sahip olmayan tek şampiyon Kai’Sa,” şeklinde açıklıyor. “Onun tek görevi hasar vermek.” Ayrıca savaşa girmek için birkaç seçeneğe sahip olsa da savaştan çıkmak için kullanabileceği hiçbir şey yok.
Bu da “SG taşıyıcı suikastçı” teriminin oluşturduğu dehşetin büyük bölümünü ortadan kaldırdı. Kai’Sa rakiplerini kaba kuvvet ve yüksek anlık hasarla alt etmek yerine, çevikliğini ve önsezilerini kullanarak hep onlardan bir adım önde olmak zorunda.
HİÇLİK’E YENİ BİR BAKIŞ
Yeni nişancımızın tamamen saldırı odaklı olacağı bilinse de karakterin Hiçlik’ten geleceği hiçbir zaman kesinleşmemişti.
Willem “Riot Tokkelossie” van der Schyf, “Bir aralar Zaun’lu bir hayat özü emici üzerinde çalışıyorduk,” diyor. “Ancak şampiyonun bütün yönleri bir yırtıcıyı çağrıştırdığından, tamamen bu yönüne odaklanmak mantıklı geldi. Hiçlik, hayvansal içgüdülerini açıklamanın yollarından biri olarak öne çıkıyordu.”
Tabii bir de neyle ateş ettiği sorusu vardı.
Ekip üzerindeki biyolojik zırhla aynı maddeden yapılmış bir Hiçlik tüfeğinin de aralarında bulunduğu ve elleri üzerinde oluşmuş birçok farklı silahı test etti; ancak ağır ateşli silahlar, Kai’Sa’nın çevik hareketlerine ve simetrik görsel tasarımına uygun değildi. Ayrıca tüfekler nişancı rolü için yeni bir yaklaşım ortaya koymuyordu.
Riot Tokkelossie, “Gidip ona gerçek bir tüfek vermek istemedik,” diyor. “Çünkü o, diğer taşıyıcılardan farklı bir şey ortaya koyma fırsatıydı.” Sonunda ekip, Kai’Sa’nın vücudunun alt kısımlarındaki kabuktan akan enerjilerle oluşmuş, kristal Hiçlik silahları üzerinde karar kıldı.
Ekip ayrıca Kai’Sa’nın kendine özgü “Hiçlik-lik” derecesi hakkında da bir şeyler yapmak istiyordu.
Michael “CoolRadius” McCarthy, “Onun dişi canavar değil, insansı bir karakter olacağını biliyorduk,” diyor. “Oyunda Hiçlik’te doğmuş canavarların yanı sıra zihinleri ve bedenleri Hiçlik tarafından yozlaştırılmış insanlar zaten var. Bu sefer hayatta kalmayı başarmış bir şampiyon oluşturmak istiyorduk.”
Hiçlik’te hayatta kalmış bir insanın bakış açısı (ve kendi kaderine terk edilmesi) Kai’Sa’nın karakter tasarımının temellerinden biri haline gelmişti.
CoolRadius, “Hayatta kalma mantalitesi ve yoğun travmayla başa çıkma konularında büyük miktarda araştırma yaptım,” diyor. “Böyle durumlar sizi çok farklı birine dönüştürebiliyor; ancak yeniden düze çıkanlar, sorunların her şeylerini ellerinden almasına izin vermeyenler oluyor. Bir şeylere bağlı kalmaları onları kurtarıyor.”
Kai’Sa, başlangıçta Hiçlik’in alt etmeye çok yaklaştığı bir kurbandı; fakat insanlığının tamamından vazgeçmeyi reddederek direnmeyi ve uyum sağlamayı başardı. Tehlikeli yaratıkları koruyucu bir zırha dönüştürdü ve kendisinin bütün yönlerini kabul ederek dengeyi buldu. Böylece mücadelesini gücünün kaynağı haline getirdi. Bünyesinde bir canavarı barındırmasına rağmen insan yönünü koruyabildi.
Riot Tokkelossie bunu “Eğer Hiçlik zırhı ve maskesi kalıcı birer özellik olsaydı, bu onun artık kimliğini kaybettiği hissi verirdi,” şeklinde açıklıyor. “Zırhının bütün gücünü kullanmasının veya benliğinin o bölümünün geri planda kalmasının tamamen kendi tercihine bağlı olmasını istedik.”
KULAĞA MOR GELİYOR
Bu tercihin en belirgin olduğu nokta Kai’Sa’nın miğferi. DJ Sona’nın kontrol edilebilen şarkılarının arkasındaki teknolojiyi kullanan ve atılma yeteneğini kullandığında otomatik olarak etkinleşen bu miğfer, ayrıca istendiğinde açılıp kapatılabiliyor. Tabii miğferin etkinleştirilmesi yırtıcıyı da harekete geçiriyor.
Maske düşer ve kalkar.
Brandon “Riot Sound Bear” Reader bunu, “Gerçekten kendinizi onun yerine geçmiş gibi hissediyorsunuz,” sözleriyle açıklıyor. Derisi yaşayan bir Hiçlik yaratığı olduğundan, Kai’Sa’nın sesi maskeliyken çok daha Hiçlik’e yakışan bir tona bürünüyor ve ses yönünden onu isminde kesme işareti bulunduran diğer şampiyonlara yaklaştırıyor.
Riot Sound Bear, “Çok yuvarlak ve mor bir ses tonu var,” diyor. Bunun anlamı sesin daha karanlık, daha derin ve bas tonlarla dolu olması. Karşılaştırma yapmak gerekirse pembe bir ses daha tize dönük ve orta frekanslarda olurdu.
“Ses tonu aslında lazer gibi ama keskin ve cızırtılı olmak yerine yapışkan ve vıcık vıcık. Daha gırtlaktan,” diye ekliyor.
Aynı bölgeden gelen şampiyonlar için benzer sesler kullanmak temanın tutarlılığına destek olmasının yanı sıra; üzerine bir şeyler inşa edilebilecek, yeniden mikslenebilecek veya farkı şeylere dönüştürülebilecek bir temel ortaya koyuyor. Riot Sound Bear bunu, “Aslında bu noktada Vel’Koz’un dönüşü sırasında gözünün yaptığı hareketlerin bazılarına başvurdum,” şeklinde açıklıyor. “Bunları yeniden şekillendirerek Kai’Sa’nın genel hareketlerini oluşturdum.”
Bir zamanlar dönüp duran göz artık hareket halindeki Kai’Sa.
Kai’Sa’nın Hiçlik seslerine getireceği kendine has yorumu keşfetme çalışmaları birçok denemeye ve hatta kazaya yol açtı.
“Bir ara yanlışlıkla serçe parmağımla pes ses tuşuna bastım ve eklentilerden biriyle bunu filtreleyerek kulağa epey güzel gelen bir bas yükselişi yakaladım,” diyor Riot Sound Bear. “Bu artık pasifinin beşinci vuruşu.”
Kaza ve ardından sesin son hali.
Tüm bu sesleri bir araya getirmek, Hiçlik yırtıcısının ve altında yatan insanın duyulur bir portresini çiziyor.
Riot Sound Bear, “Oyuncuların kafalarında oluşmasını umduğum şey tam olarak bu,” diyor. “Hiçlik’e karşı savaşıyorum, silahlarım bunlar, şimdi nasıl hayatta kalabilirim?”
Bunun cevabı tamamen size kalmış.