Zoe son derece normal bir çocuk. Macera peşinde koşmaya bayılıyor, bitmek bilmez bir enerjisi var ve evcil köpeğini çok seviyor. Ne var ki Zoe’nin “maceraları” arasında sık sık yıldızların arasından uzaklara bakmak gibi şeyler oluyor, sonsuz enerjisi kocaman şehirleri tuzla buz edebiliyor ve evcil köpeği dediğimiz şey aslında kendini beğenmiş bir uzay ejderhası.
Sıradan bir kız gibi davransa da (ve bazen gerçekten öyle hissetse de) aslında Zoe’nin sıradanlıkla alakası yok. Zoe, Targon’un kozmik elçisi ve afet niteliğinde değişikliklerin yaklaştığını bildirmek onun görevi. Bu görevi yerine getirmeye de kararlı; tabii kelebekler dikkatini dağıtmadığı sürece. Ya da ışıl ışıl simler. Ya da ismi lazım değil, sarışın bir kâşif.
Gerçeklikte delikler var. Simitlerde de.
Hikâye yazarı “WAAAARGHbobo” Shafer Zoe için “Duygusal açıdan hâlâ genç bir kız,” diyor. “Öte yandan sanki Tibet’te büyümüş, metafizik ve meditasyonla haşır neşir olmuş, sonrasında Manhattan’a düşmüş ve gördüğü ilk değişik şeyde ‘Sosisli sandviçe bak. Hiç sosisli sandviç görmüş müydün? MUHTEŞEM BİR ŞEY!’ diye şaşırıyor.” Zoe galaksileri aşıp kara deliklerin içinden geçmiş ama bunları o kadar uzun zamandır yapıyor ki artık hepsinden gına gelmiş. Aksine Runeterra’da gayet sıradan görünen şeyler onun gözünde yepyeni ve heyecan verici. Vaktiyle Targon Dağı’nda yaşamış yaşamasına ama o zamanlar bile nispeten dışa kapalı bir toplulukta geçirdiği o günlerin üzerinden resmen çağlar geçmiş. Şimdi Runeterra’ya geri dönüyor ve önünde keşfedeceği bir sürü yer, yeniden tanışacağı bir sürü şey var.
Zoe’nin karakterine en fazla ilham veren olgulardan biri de çeşitli mitolojilerde yer alan hilebaz tasvirleriydi. Hilebazlar, gerçekliğin kurallarını değiştirebilen, başkalarının bilmedikleri şeyleri bilen, zeki ve haşarı varlıklar. Genellikle fırlama oluyorlar. Yaptıkları her şeyde kendilerini eğlendirmeye çalışıyor ve bu sırada başkalarını incitip incitmediklerine aldırmıyorlar; hatta genellikle bunu işin güzel yanı olarak görüyorlar.
Tıpkı hilebaz emsalleri gibi Zoe de eğlenmeye bayılıyor. Tabii bazen bu başkalarını olumsuz etkileyebiliyor ama Zoe’nin kimseye zarar vermek gibi bir niyeti yok. Aslında Zoe insanlara yardım etmek istiyor. İstemekle kalmıyor, bunun için çabalıyor da. Ne var ki bazen bu çabasıyla çelişen iki şey oluyor. 1) Zoe büyük resme, başka bir deyişle insanlığın bütününe hizmet ediyor ve bazen bütün insanlığa yardım etmek, kimi bireylerden fedakârlık etmek anlamına gelebiliyor. 2) Zoe’nin yardım şekli birazcık sıra dışı olabiliyor ve (farkında olmadan) yıkım doğurabiliyor. “Zor kaotik bir iyi karakter; oysa geleneksel hilebazlar daha ziyade kaotik kötü ile kaotik tarafsız arasında gidip geliyor,” diye anlatıyor WAAAARGHbobo. “Zoe sizi kandırıp sizinle alay ederken genellikle kendince sizi olacaklara hazırlamayı amaçlıyor.”
Alacakaranlığın Sureti olarak Zoe’nin karakterinin temelinde değişim var. Geceyle gündüz arasındaki geçişi temsil eden alacakaranlık misali Zoe de çocuklukla yetişkinlik arasında bir yerde duruyor ve varlığı bile devasa bir değişimin yaklaştığına işaret ediyor. Hayatın bir aşamasından diğerine geçiş zorlu olabilir; bu yüzden Zoe her ihtiyaç duyduğunuzda yardıma hazır bekliyor. Tabii bu yardımı kendine özgü yöntemlerle sunuyor.
Alacakaranlığın Rengi
Zoe’yle sureti, Taric, Leona ve Pantheon gibi şampiyonlar daha dünyaya bile gelmeden binlerce yıl önce bütünleşmişti. O Targon Dağı’nın kadim zamanlarında büyümüştü ve bu, görsel tasarımının günümüzde Targon Dağı’nda bulunan gruplarla uyumlu olmasının gerekmediği anlamına da geliyordu. Konsept tasarımcısı Sunny “Kindlejack” Pandita, “Modern Targon tarzlarından uzaklaşıp kıyafetlerin eskiden nasıl göründüğünü hayal etmeye çalıştım,” diyor. “Sonra bunu anne babasının gardırobundan süslenen küçük kızlardaki gibi devasa bilezikler ve aşırı büyük bir şalla birleştirdim.”
Zoe ayrıca yıllar boyunca biriktirdiği bir sürü ıvır zıvırı da yanında taşıyor. Sıradan bir çocuğun koleksiyonunda parlak taşlar veya ölü böcekler gibi şeyler olabilir ama Zoe’nin koleksiyonu başka. Onun sakladığı şeyler, Bard’ın tınıları veya aytaşı gibi onun düzeyine yaraşır cinsten.
Kozmik hilebazın aşırı uzun, rengârenk ve ışıltılı saçları her zaman böyle uzun, rengârenk veya ışıltılı değildi. Zoe geliştirme basamaklarında ilerledikçe saçı da daha uzun ve çarpıcı hale geldi. Saçı için WAAAARGHbobo “Zoe’yi tanımlayan özelliklerinden biri, bu yüzden de uzadıkça uzadı,” diyor.
Saçı uzun olduğundan değil, ışıltılı lülelerini oyun içine yansıtmanın mümkün olup olmayacağının tam kestirilememesinden ötürü, bu durum sonunda bazı endişeleri ortaya çıkardı. “Zoe’nin saçı; silueti ve insanların onu yorumlama biçimi açısından çok önemliydi, bu yüzden gerektiği gibi yansıtılmasını sağlamak için kolları sıvadık,” diyor Kindlejack. Zoe’nin saçına hayat vermeyi sağlayacak belli başlı bir teknik ya da teknoloji yoktu ama birkaçını birleştirmek sonuç verdi. Kullanılan teknolojilerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Yücelik Yolu kostümleri için kullanılan akışkan kumaş teknolojisi, uzay köpekçiği için kullanılan ejderha kuyruğu teknolojisi, animasyonun daha doğal görünmesi için çok sayıda kemik zinciri ve yığınla görsel efekt (başka bir deyişle pırıltı!).
Zoe’nin Saç Animasyonu
Bir Dahaki Sefere Biraz Zorlayabilir Misin?
Zoe’deki temel amaç ulaşılabilir mekaniklere sahip, anlık hasara dayalı, kaygısız bir büyücü ortaya çıkarmaktı ve sonunda Zoe bunlardan bazıları olmayı başardı. “Şampiyonların ilk dönemlerinde koyulan hedefler daha ziyade kılavuz niteliğinde,” diyor oyun tasarımcısı Bradford “CertainlyT” Wenban. “Üstelik büyücülerde oynanış diğer rollere göre çok daha hızlı ve çarpıcı değişimler gösterebiliyor.” Bunu şöyle açıklayabiliriz: Irelia gibi kısa menzilli yeteneklere sahip, yakın dövüşçü ve üst koridoru tercih eden bir şampiyonu ele alalım. Bu şampiyon iyileşme ve tanklarla baş etmesini sağlayan bir yöntemi de içeren bir gereklilik listesiyle karşımıza çıkıyor. Öte yandan büyücülerin bu türden belirli ihtiyaçları yok; bu yüzden söz konusu liste de boş oluyor.
Zoe’nin yetenek setini biçimlendiren temel unsur başından beri uzun menzilli, yüksek hasar veren ve yönlendirilebilir bir yetenek olarak tasarlanan Q’suydu. “Zoe için büyük soru ‘Başka bir şeye ihtiyacı olmayan bir kıza ne verebilirsin ki?’ haline geldi,” diyor CertainlyT. “Çok yüksek hasarlı bir silahı var. Diğer tuşlarının hepsi bozulsa bile sadece Q tuşuyla bir oyun geçirebilirsiniz.” Zoe’nin Uçarı Yıldız’ına bu kadar çok güç aktarıldığı için yetenek setinin geri kalanı, hem Q atışlarını daha istikrarlı yapmasına yardımcı olacak hem de rakiplerine karşılık verme şansı tanıyacak şekilde tasarlandı.
Örneğin Zoe’nin Hınzır Uyku Baloncuğu’nda gecikmeli bir kitle kontrol etkisi var ve bu sayede yetenek savunmaya yönelik olduğundan çok saldırıya yönelik etkin bir araca dönüşüyor. Baloncuk üstünüze koşan bir Master Yi’ye karşı büyük ihtimalle sizi kurtarmayacaktır ama o çirkin, sevgili hırsızı, pis ışık büyücüsüne en uzun mesafeden bir Q oturtmanıza yardımcı olabilir. Gecikmeli uyku etkisi de Zoe’nin kozmik mesajcı rolüne uygun bir tablo çiziyor. Sanki şöyle diyor: “Selam! Birazdan kitle kontrolüne gireceksin. Sonra da kafana meteor düşecek!”
Zoe’nin olayı da bu. Çok güçlü bir büyücü olsa da aslında sadece eğlenmek istiyor. Bazen bu bir geçitten fırlayıp rakiplerine pırıltılar saçması ve geri kaçarken de frambuazlar savurması; bazense yere düşen tazecik bir Sıçra büyüsünü kapıp yeni dostuna yetişmesi anlamına gelebiliyor. Arada sırada birinin suratına kuyruklu yıldızla vurmak eğlenceli olabilir tabii.
Gerçi hakkını yemeyelim; Zoe vurmadan önce sizi mutlaka uyarır.